Arşiv

Archive for the ‘Sağlık’ Category

Selülit, Çatlaklar Ve Beslenme

23 Temmuz 2010 Yorum bırakın

Bütün yıl rahatsız etse de, en çok yaz aylarında kâbus haline gelir selülit ve çatlaklar. İnce elbiselerin ve bikinilerin içinde rahatsız hisseder kadınlar kendilerini. Oysa bu iki probleminde çözümü oldukça basittir. Doğru beslenme ve düzenli egzersiz.
Deri çatlakları, genelde kol, boyun, göğüs, karın ve bel çevresinde oluşan yol çizgileri şeklinde deri problemleridir. Deri çatlaklarının başlıca oluşma sebebi, sık kilo alıp vermektir. Hızlıca kilo almak ve vermek çatlaklara neden olur. Kilosunu başarılı yöneten kadınlarda genelde çatlak problemi görülmez. Kilo yönetiminin sağlanmasında en önemli konu; besinlerle aldığımız enerjiyi gün boyu harcadığımız enerjiye eşit tutmaktır. Günlük beslenme ihtiyacınızda belirli haklarınız vardır. Bu hakları tüketip, daha fazlasına yöneldiğinizde fazla kilolar dolayısıyla da çatlaklar kaçınılmaz olur. Aynı şekilde hızlı kilo vermemekte gereklidir. Hızlı kilo verenlerde sarkma ve çatlaklara çok sık rastlanır. Ayda 4–6 kilo kaybı sağlıklı kabul edilir. Bundan daha hızlı zayıflayanlar sadece sarkma ve çatlaklarla değil, bazı sağlık sorunları ile de mücadele etmek zorunda kalabilirler.
Selülit, deri altındaki yağ dokusunun su ve tuz tutarak şekil değiştirmesi ve portakal kabuğu görünümde bir yapı oluşturmasıdır. Selülitin ise birçok oluşum nedeni vardır. Hormonal değişiklikler, fiziksel aktivite yetersizliği ve yanlış beslenme başlıca sebeplerdir. Erkeklerde selülit olmaz. Bunun nedeni erkek derisinin kadın derisine göre daha dayanıklı olması ve kadın hormonlarına bağlı bir durumun yaşanmamasıdır. Selülit, fazla kilolardan farklı olarak sadece şişmanların sorunu değildir. Çok zayıf kişilerde de selülit oluşabilir.
Selülitle başa çıkmak için doğru beslenmek gereklidir. Bu sorun genellikle dolaşım bozukluğundan ileri geldiğinden ötürü, dolaşımı engellemeyecek şekilde beslenmek gerekir. Vücutta kan dolaşımının sağlıklı olarak sürdürülmesinin ilk koşulu yeterli su tüketimidir. Her yetişkin günde en az 8 su bardağı su içmelidir. Özellikle bu sıcak günlerde terle atılan su miktarı arttığından dolayı tüketilen su miktarını da arttırmak gerekir. Selülit oluşumuna sebep olan içeceklerde vardır. Çay, kahve ve kolalı içecekler yüklü kafein içerikleri ile vücuttan su kaybına neden olurlar. Bu nedenle aşırı miktarlarda tüketilmemelidirler. Bunun yanı sıra alkollü içeceklerde aynı etkiyi gösterir. Kadınlar günde 1 birimden fazla alkol tüketmemelidir. Bu miktar; 1–2 şişe bira, 1–2 kadeh şaraba, 1 duble alkol içeriği yüksek içeceğe eşittir. Tuz tüketimi de önemli bir konudur. Günlük tuz tüketiminin 6 gramı aşması sağlık için risk oluşturur ve selülite davetiye çıkarır. Gün boyunca tükettiğimiz yemeklerden ve ekmeklerden aldığımız tuz miktarı vücudumuz için yeterli olduğundan sofralarda tuzluk bulundurmak gereksiz bir alışkanlıktır. Ayrıca konserve ve salamura besinlerin aşırı tüketimi de gereğinden fazla tuz almamıza neden olabilir. Taze ürünlere soframızda her zaman daha fazla yer vermemiz gerekir. Mutfakta kullandığımız pişirme alışkanlıkları bile selülite neden olabilir. Kızartma ve kavurma gibi yağ içeriği yüksek besinler selülit oluşumunu hızlandırır. Bu nedenle mutfakta sağlıklı pişirme yöntemleri olan fırında, ızgara veya haşlama yöntemleri tercih edilmelidir. Selülitin en yakın arkadaşlarından biri de sigaradır. Sigara kan dolaşımını olumsuz etkilemesi nedeni ile selülit oluşumuna zemin hazırlar. Sağlık açısından riskleri saymakla bitmeyecek olan sigaranın yaşamımızdan çıkarılması hem yaşam kalitesini arttırır hem de selülit oluşumunu engeller. Besin kalitesi düşük ve vücudumuza fazla enerjiden başka katkısı olmayan abur cubur besinlerinde tüketim miktarının sınırlandırılması olumlu olur.
Zayıflama esnasında oluşabilecek sarkma ve çatlakların önüne geçmek ve selülit problemini çözmek için en etkili yollardan biri de düzenli egzersiz yapmaktır. Egzersiz kasları güçlendirme ve günlük enerji harcamasını arttırarak yağlı doku miktarını azaltması nedeni ile bu sorunlarında önüne geçer. Haftada en az 3 kez 45 dakika esneme, kardiyovasküler egzersiz ve sıkılaştırma egzersizlerinden oluşan bir egzersiz programına dâhil olmak gerekir. Yaz sporlarından yüzme de birçok kası aynı anda çalıştırdığı için bu sorunların üstesinden gelme de size yardımcı olacaktır. Egzersiz yapma fırsatı olmayanlar günde en az yarım saat tempolu yürüyüş yapmalıdır. Hava sıcakları düşünüldüğünde yaz aylarında akşam vakti yapılacak yürüyüşler sağlığımız için daha olumludur.
Sağlıklı günler dilerim…
2007 yılı Temmuz ayında Eskişehir Anadolu Gazetesi’nde yayınlanmıştır.

Basın Yayın (Medya) Beslenmeyi Nasıl Etkiliyor?

23 Temmuz 2010 Yorum bırakın

Beslenmemizi, besin seçimlerimizi, beslenme alışkanlıklarımızı etkileyen birçok faktör vardır. Bunlar fiziksel, psikolojik ve sosyal olarak üç gruba ayrılabilir. Hastalık, iştah, beslenmede fizyolojik engeller fiziksel faktörlere girerken, psikolojik olarak iştahın aşırı artışı veya iştahsızlık, görme, dokunma ve koklama duyuları ile yemek yeme isteğimizin artması gibi nedenler psikolojik kökenlidir. Sosyal faktörler ise beslenme konusunda çoğu zaman diğer faktörlere göre çok daha baskındır. Yaşadığımız ülke, kültür özellikleri, dini yapısı, gelenekleri, toplumun ve bireyin ekonomik durumu gibi nedenler sosyal yapı kökenlidir. Sosyal yapının üzerinde kısa ve uzun dönem etkileri olan basın yayında beslenme alışkanlıklarımızı ve besin tercihlerimizi sıklıkla etkilemektedir.
Ülkemizde bu konuda yapılan araştırmalar sınırlı olsa da, yurtdışında yapılan araştırmalar basın-yayın organlarının besin tercihleri ve alışkanlıkları üzerinde etkili olduğunu göstermiştir. Bu etki çocuk, genç ve kadınlar üzerinde daha fazladır.
Bireyin ve toplumun beslenme düzeyinin olumsuz etkilenmemesi ve yaşam kalitesinin yükseltilmesi için güçlü etkileri olan basın yayın organlarının duyarlı davranmaları gerekmektedir. Bu yol ile verilen yanlış mesajlar olumsuz sonuçlar doğurabilir.
Sıfır beden ile ilgili olaylar hepimizin aklına kazınmış durumda. Bir dönem bazı basın yayın organlarının bu konu üzerine fazla eğilmesi ve başlangıçta verilen bazı mesajların yanlış olması genç kızları oldukça fazla etkilemiş hatta bazı sağlıksız olaylar meydana gelmiştir. Fakat daha sonra basın yayın organlarının verdikleri doğru mesajlar ile durumun düzeltilmesi sağlanmıştır.
Yapılan araştırmalara göre, kadınlar en çok diyet trendleri ve zayıflama konuları ile ilgilenmektedir. Bu nedenle de bazı basın yayın organları bu konunun üzerine yoğunlaşmaktadır. Fakat mucize içecekler, mucize yiyecekler, mucize diyetler bireyin ve toplumun sağlığını uzun dönemde kötü etkilemektedir.
Beslenmeyi etkileyen diğer bir sosyal faktör ise reklâmlar olmaktadır. Özellikle çocukları etkileyen reklâmların verdikleri mesajların doğru olması çok önemlidir. Hiçbir ürün çocuklara mucize olarak tanıtılmamalıdır. Bu uzun dönemde sağlıksız bir nesil olarak bize geri dönüş yapabilecek bir sorundur.
Oysa sağlıklı beslenme bir bütündür. Sadece bir besinle ne sağlıklı beslenmek ne de yediğimizden keyif almak mümkün olur. Veya sürekli hızlı kilo vermeye çalışmak, daha da ince olmayı hedeflemek hayatı yaşanmaz hale getirebilir. Bu nedenle günlük beslenme trendleri yerine sağlıklı beslenme ilkelerine dikkat edilmelidir.
Bu konuda birçok görev gene toplum üyelerine düşer. Toplum yenilikleri takip ederken soru sormayı da ihmal etmemelidir. Beslenme ve sağlık konusunda yapılan bazı açıklamaların hiçbir bilimsel dayanağı yoktur. Bu nedenle sadece haberlerin başlıkları değil, kendileri de okunmalı, gerektiğinde bu bilginin temelleri sorgulanmalıdır.
Olumsuz etkilerine karşın, son dönemlerde basın-yayın organlarının sağlık ve sağlıklı beslenme konusunda olumlu etkileri de olmaktadır. Fiziksel aktivite ve düzenli egzersize yönlendiren programlar ve bu konunun üzerinde durulması, toplumumuzu bilinçlendirerek daha fazla hareketli olmaya yönlendirmiştir.
Yanlış bilgilerden ancak bilimsellik şemsiyesi ile korunabiliriz. Bu nedenle merak ettiğiniz her soruyu, haberi yayınlayan kuruluşa veya sağlık personeline yöneltebilirsiniz. Fakat size geri dönen bilgilerin sağlık otoritelerinin veya akademik kurulların önerileri ile uyuşup uyuşmadığını kontrol etmeniz gerekir.
Sağlıklı günler dilerim…
2007 Temmuz ayında Eskişehir Anadolu Gazetesi’nde yayınlanmıştır.

Kategoriler:Sağlık Etiketler:, , , ,

Kurumsal Beslenme

23 Temmuz 2010 Yorum bırakın

Sağlıklı beslenmenin; sağlığımızı koruma ve geliştirmedeki önemi yadsınamaz bir gerçektir. Fakat sağlıklı beslenme sadece evde uygulanması gereken bir durum değil, yaşamın her döneminde ve her anında bilinçli olarak sürdürülmesi gereken bir yaşam tarzıdır.
Günümüzde çocuklar günlerinin büyük bir kısmını okulda geçirirken, yetişkinlerde gün boyu uzun saatler boyunca çalışmaktadırlar. Evde yemek yemeye fırsatı olmayan bu bireyler; yemeklerini okullarda veya işyerlerinde tüketirler.
Okul ve iş yerlerinde sunulan yemeklerin kalitesi ise çok önemlidir. Çünkü;
• Çalışan bireylerin optimum fiziksel veya bilişsel performans gösterebilmesi için; yeterli ve dengeli beslenmeleri gerekmektedir. Vücudun ihtiyaç duyduğu besin öğeleri, besinler ile yeteri kadar sağlanamazsa performansta azalma, konsantrasyon güçlüğü ve çabuk yorulma gibi problemler gözlenir. Bu durum; iş yerinin başarısını ve üretim gücünü azaltmakla kalmaz, toplumda sağlıksız bir yaş grubu oluşmasına da katkıda bulunur.
• Çalışanların yeterli ve dengeli beslenmeleri; iş kazaları riskini azaltmaktadır. Yeterli ve dengeli beslenen bireylerin, dikkat kapasiteleri ve işe konsantrasyonları daha fazla olduğundan ötürü, bu bireylerin kaza yapma olasılığı daha azdır. Ülkede iş kazalarının sayısının azalması; bireylerin sağlıklı olarak yaşamlarını sürdürmelerini sağlayacağı gibi; iş yeri ve ülke ekonomisine de katkıda bulunur.
• Çocukların fiziksel ve bilişsel gelişimi için yeterli ve dengeli beslenmeleri gerekir. Çocukluk çağı besin ihtiyaçları, yetişkinlerden farklıdır. Bu farkların bilinmesi ve çocukların besin ihtiyaçlarının okul menülerinde de karşılanması; geleceğin sağlıklı nesillerini oluşturmak için gereklidir ve çocukların okul başarısını da arttırır.
• Okullarda ve iş yerleri gibi kalabalık gruplarda; özel hastalıkları veya özel durumları olan bireyler olabilir. Bu bireylerin besinsel ihtiyaçlarının karşılanması, özel durumlarına uygun beslenmelerinin sağlanması ve özel diyet gerektiren hastalığı olanların özel diyetlerine uygun beslenmeleri; bireysel sağlığın ve iş yeri sağlığının sürdürülmesi açısından önemlidir.
• Yemek yeme; sadece fiziksel bir ihtiyaç değildir. Beslenme aynı zamanda psikolojik ve sosyal bir olgudur. Uygun hazırlama ve servis olanaklarının olması, okul veya işyeri yemekhanesinin uygun şartlara sahip olması ve damağa, göze ve sağlığa hitap eden menüler; öğrencilerin ve/veya çalışanların kendilerini iyi hissetmelerini sağlamak ile kalmaz, performans ve verimliliği, bireylerin okul/işyerine olan bağlılığını aynı zamanda da okul/şirketin saygınlığını arttırır.
KURUMSAL BESLENME–2
Okullarda ve iş yerlerinde sağlığın ve başarının devamlılığı için, kurumsal beslenme faaliyetlerinde dikkat edilmesi gereken temel uygulamalar; üretim ve sunumdaki fiziksel ve psikolojik çevre, menülerin özellikleri ve hizmet edilen gruba uygunluğudur.
Kurumlarda besin üretim kalitesi çok önemli bir konudur… Evde besin hijyeninin sağlanması, toplu beslenme hizmeti veren kuruluşlara nazaran daha kolaydır. Toplu beslenme hizmeti veren kuruluşlarda, besin zehirlenmelerinin olmaması ve üretilen yemeğin istenilen kalitede olmasının başlıca kuralı, mutfağın fiziksel olarak uygunluğunun sağlanmasıdır. Üretimde kontrol ve denetimin her aşamada yer alması, besinin yeterli hijyene ve kaliteye sahip olmasını sağlar.
Besin üreten ekip yeterli bilgiye sahip olmalıdır… Besin üretiminde yer alan ekibin; sadece hazırlama ve pişirme konusunda bilgiye sahip olması yeterli değildir. Ekibin aynı zamanda; besin hijyeni, besinleri uygun saklama, servise kadar uygun bekletme konularında da bilgili olması gerekir. Mutfak temizliğinin uygun sağlanabilmesi için, mutfak temizliğinden sorumlu personelin temizlik aşamaları, temizlik malzemeleri ve temizlikte uygun diğer yöntemler konusunda da bilgi sahibi olması gereklidir. İlgili konularda bilginin sağlanması ancak hizmet içi eğitimlerin devamlılığı ile mümkün olabilir.
Menü planlama bir uzmanlık alanıdır… Menüler sadece ekonomiklik yönünden değerlendirilmemelidir. Uygun bir menü; hizmet veren kuruluşu ekonomik yükten kurtarmalı, hizmet verilen grubun memnuniyetini sağlamalıdır. En önemlisi ise hizmet verilen grubun besinsel ihtiyaçlarının karşılanmasıdır. Aynı yemeklerin çok sık kullanılması, et yemeklerinin haftanın günlerine uygun dağıtılmaması, menüde yer alan yemeklerin beslenme kültürüne ve birbirine olan uygunsuzluğu hizmet verilen grubun memnuniyetini azaltacağı gibi atıkların artmasına ve israfa neden olur. Bu nedenle, okul ve işyerlerinin menüleri menü planlama konusunda eğitim almış olan kalifiye personel tarafından; hizmet verilen grubun besin ihtiyaçları ve beslenme alışkanlıkları, okul veya işyerinin mali bütçesine uygun olarak hazırlanmalı ve menüler planlanırken mevsimsel değişiklikler de göz önünde bulundurulmalıdır.
Yemeklerin sunumuna özen gösterilmelidir… Yemekhanelerin, hizmet verilen grubun özelliklerine uygun olması gerekir. Okullarda porselen tabaklarla yapılacak servis tehlike yaratabilecekken, iş yerlerinde bireylerin iş yerine bağlılığını arttıracak bir faktör olabilir. Yemek servis yerinin düzenli temizliğinin yapılması ve servis yerinde yemeklerin uygun sıcaklıklarda ve ortamlarda bekletilmesi ise besin zehirlenmelerinin önlenmesi için gereklidir. Öğrencilerin ve çalışanların memnuniyetinin sağlanması için; yemekhane malzemelerinin sağlamlığından ve temizliğinden emin olunmalıdır. Ufak bir tablonun veya aynanın bile yemekhane ortamının havasını değiştirebileceği göz ardı edilmemelidir.
10.06.2007 ve 17.06.2007 tarihlerinde Eskişehir Anadolu Gazetesi’nde yayınlanmıştır.

Vücudumuzun Temizleyicileri

23 Temmuz 2010 Yorum bırakın

Beslenme uzmanlarının son yıllarda beslenmemizde posayı arttırmamız gerektiğine dair yaptığı uyarılar sonucunda, belki siz de kepekli ekmek tüketmeye başlayanlardan oldunuz. Her gün posa tüketiminizi arttırmak için gösterdiğiniz çabanın nedenini ve posanın gerçekte ne olduğunu ise öğrenmenin zamanı geldi.
POSA NEDİR?
Vücutta sindirilemeyen ve enerji olarak kullanılamayan karbonhidratlara ve lignin gibi diğer sindirilemez öğelere posa adı verilir. Karbonhidrat türlerinden biri olan nişasta dışında yer alan polisakkaritler adı verilen grup, posa adını alan grubu oluşturmaktadır. Posa kendi arasında iki gruba ayrılmaktadır. Bu gruplar, posaların suda çözünebilme özelliklerine göre oluşturulmuştur. Suda çözünebilme özelliğine sahip posalar “çözünen posa” ve suda çözünemeyen posalara da “çözünmez posa” adı verilir.
POSANIN SAĞLIĞA OLAN OLUMLU ETKİLERİ NELERDİR?
Posanın sağlığımıza birçok yararı vardır. Formda kalmamızı sağlamasının yanı sıra, kan şekerimizin dengelenmesinde, kan yağlarımızın istenilen düzeylerde kalmasında, barsak sağlığımızı düzenlemede ve bazı kronik hastalıklardan korunmamızda önemli etkilere sahiptir.
Posalı besinlerin enerji içeriği daha düşüktür, bunun yanı sıra daha çok çiğnememizi sağlayarak daha çabuk doymamıza yardımcıdırlar. Midede kalma süreleri uzun olduğundan acıkma hissinin geç gelişmesine neden olurlar… Yani formumuzu korumaya yardımcıdırlar…
Posalı besinler barsağa daha fazla su çekilmesini sağlarlar. Böylelikle kabız olma riskimiz azalır. Yani barsak sağlığımızı koruma da yardımcıdırlar…
Posalı besinlerin içindeki posa, barsaktaki zararlı maddeleri kendine bağlar, böylelikle daha kolay atılmalarını sağlarlar. Bunun yanı sıra, barsaktaki yararlı bakteriler için enerji kaynağıdırlar. Bu iki etkileri ile kolon kanserine yakalanma riskini azaltmada yardımcıdırlar…
Posalar, -çözünür posa- karaciğerde sentezlenen kolesterol miktarını azaltır. Ayrıca kolesterole bağlanarak vücuttan atımını arttırır. Yani kan kolesterolünün azaltılmasında yardımcıdır.
HANGİ BESİNLER POSA KAYNAĞIDIR?
Beslenmemizde yer alan doğal posa kaynakları; tam tahıl ürünleri, arpa, yulaf, kuru baklagiller, fındık, fıstık, badem gibi yağlı tohumlar, sebze ve meyvelerdir.
GÜNLÜK POSA TÜKETİMİMİ NASIL ARTTIRABİLİRİM?
Günlük posa tüketiminizi arttırmak, sanıldığının aksine kolaydır. Birkaç küçük değişiklikle posa alımınızı arttırabilirsiniz…
Rafine tahıl ürünleri, işleme esnasında içerdikleri posanın büyük bir kısmını kaybetmektedir. Bu nedenle, posa kaynağı olan tam tahıl ürünlerini tercih etmeniz daha uygundur. Tam buğday unundan yapılmış ekmek, makarnayı ve kahverengi pirinci tercih edebilirsiniz.
Öğünlerinizde yapacağınız ufak değişiklikler, posa alımınızı arttırabilir. Ara öğünlerde abur cubur ürünler yerine meyve tüketerek veya kahvaltıda yulaflı ezmelere yer vererek posa alımınızı kolayca arttırabilirsiniz.
Haftada 2–3 kez kuru baklagil yemeği veya gün aşırı kuru baklagil çorbası tüketmek, çabanızda size destek olacaktır.
Sebzeleri püre haline getirmek yerine salata olarak ve kabuklu yenebilecek meyveleri soymadan tüketmeniz posa alımınızı desteklemenizin en kolay yollarından biridir.
BİLMENİZ GEREKENLER:
• Farklı yaş gruplarının günlük posa ihtiyacı birbirinden farklıdır.
• Çocuklara kepekli ekmek verilmemelidir.
• Posa desteklerinin (tabletleri) posanın olumlu etkilerine sahip olduğu hakkında bilimsel bir bilgi yoktur.
• Her şeyde olduğu gibi, posanın da aşırısı zararlıdır. Vücutta minerallerin yeteri kadar kullanılamamasına sebep olur, ishal, gaz ve şişkinlik gibi problemlere yol açabilir (Posa tabletleri kullanmadan aşırı miktarlara beslenme ile ulaşmak zordur)
Sağlıklı günler dilerim…
27.05.2007 tarihinde Eskişehir Anadolu Gazetesi’nde yayınlanmıştır.

Sağlıklı Fast-Food Olur Mu?

23 Temmuz 2010 Yorum bırakın

Hepimiz fast-food tüketiyoruz. Türkçe’ye “hızlı hazır yemek sistemi” olarak çevrilebilecek fast-food beslenme artık hızlı tempolu şehir yaşamının bir parçası oldu. Sadece tüketilen hamburger, pizza gibi besinler fast-food değil aslında, yolda yürürken bir yandan da yemeye çalıştığımız simit, poğaça ve benzeri besinler, ekmek arası köfteler, dönerler de fast-food besinler arasında. Hayatımızı bu kadar sarmış olan fast-food besinlerin zararları ve daha yararlı hale getirebilmek için yapılacak sağlıklı seçimleri sizler için derledik.
FAST-FOOD BESİNLERİ YAKINDAN TANIYALIM…
Fast-food besinlerin beslenme açısından çokta sağlıklı seçimler olmadığını neredeyse herkes biliyor. Peki, uzmanlar bu besinleri neden sağlıklı bulmuyor? Çünkü,
* Yüksek enerji içeriyorlar: Şişmanlık sorununun giderek arttığı dünyamızda, yüksek enerjili besinlerin tüketiminin azaltılması, şişmanlığın çözümünde bu gün kullanılan basamak taşı olduğu için beslenme uzmanları bu tür besinleri desteklemiyor. Küçük menülerin 500-600 kalori, mega boylarının 1000-1500 kalori olması fast-food besinlerin korkutan bir yüzü olmaya devam ediyor.
* Fazla miktarda yağ içeriyorlar: Fast-food besinler kalp damar sağlığını tehdit eden doymuş yağlardan ve trans yağ asitlerinden de genelde zenginler.
* Vitaminlerden fakirler: Fast-food besinler özellikle A, C vitaminlerinden ve folik asitten fakirdirler.
* Tuz içerikleri fazla: Fazla miktarda tuz içerirler. Bu da, fazla miktarda alındığında yüksek tansiyon riskini arttıran sodyum mineralinden zengin oldukları anlamına gelmektedir.
* Posadan fakirler: Kolesterolümüzü düşüren, barsaklarımızı çalıştıran ve bizi birçok kronik hastalıktan koruyan posayı çok az miktarda içeriyorlar.
KAÇAMIYORSANIZ, SAĞLIKLI SEÇİMLERLE KORUNUN…
Süper ve mega boylardan, indirimli “tam ekmek” menülerden uzaklaşın… Fiyatları ve görüntüleri ne kadar cazip görünse de, ihtiyacınızdan fazla olan kalorileri, yağları ve sodyumu vücudunuza yüklemenize gerek yok.
Sağlıklı et seçimleri yapın… Herkes tavuk ve balığın sağlıklı olduğunu düşünse de, fast-food restoranlarda genelde bu ürünler ağır soslara batırılıp kızartılır. Bu nedenle ızgara pişirilmiş bir kırmızı et tercihi, çok daha sağlıklı olabilir.
Paylaşımcı olun… Kızarmış patates, boş kalori kaynağı sayılabilecek bir besindir. Bu nedenle arkadaşınızla “küçük boy” patatesinizi paylaşın.
İçecek siparişi önemli bir konudur… Fast-food restoranlarda sunulan birçok içecek şeker yüklüdür. Bu nedenle içecek siparişi verirken taze sıkılmış meyve suyu veya ayran tercih edin. Gazlı içeceklere olan isteğinizi “bu seferlik” durduramadıysanız, diyet ürünleri tercih etmeye çalışın. En sağlıklı tercihlerden birinin su olduğunu unutmayın.
Salata miktarını arttırın… Tüketeceğiniz besinleri seçerken, salatalara da mutlaka yer verin. Önceden hazırlanıp bekletildiklerinden dolayı vitamin içerikleri az olsa da, enerji alımınızı azaltmada ve posa alımınızı arttırmada size yardımcı olacaklar. Yalnız salata soslarına ve salataların içerdikleri yağ miktarına dikkat etmekte fayda var. Bazı salata seçeneklerinin patates kızartmalı bir menüden daha fazla yağ içerdiğini unutmayın.
Tatlı seçimi yaparken… Ağır hamur tatlıları yerine sütle hazırlanmış tatlıları tercih edin. Sıcak çikolata içmek, tatlı isteğinizi azaltmada etkili bir yol olacaktır.
Ekstra yağ istemeyin… İskender veya kebap yiyecekseniz, ekstra tereyağı döktürmeyin. Tereyağsız İskender mi olur dediğinizi duyar gibiyim, fakat yanmış tereyağı fazla kalori kazandırmanın yanı sıra, hem kalp hastalıklarını hem de kanser riskini arttırabilecek bir besindir.
Çantanızda meyve taşıyın… Günün büyük bir kısmını sokakta geçirecekseniz, yanınıza mutlaka bir meyve alın. Açlık hissettiğinizde meyve tüketmeniz, restoranlarda yoğun açlık hissi ile yüksek enerjili besinleri sipariş etmenizi engelleyecektir.
Sağlıklı günler dilerim…
20.05.2007 tarihinde Eskişehir Anadolu Gazetesi’nde yayınlanmıştır.